9 Nisan 2015 Perşembe

Faşist kamyon ve bir hendek hikayesi

Kasasında kafa kesen, ağaç kesen, racon kesen, elektrik kesen, insanın hayatla bağını kesen bir sürü uğursuz insanın sıkış tepiş kendine yer bulduğu saf kötü niyetlerle yüklü faşist bir kamyon gaza basmış, insanları eze eze geliyor. Öylesine kötücül ki kendisine “freni patlamış” süsü verme gereksinimi bile duymuyor. Rengini, modelini, görüntüsünü beğenmeyen kim varsa; kadın olsun, erkek olsun, kör, topal, şaşı olsun, yaşlı ya da genç ve hatta çocuk olsun, ezmekten imtina etmiyor.

Ezip öldürürken ya da sakat bırakırken buna “kaza süsü” verme gereksinimi de duymuyor. Çünkü kamyonun içi rahat. İçi, yani kasasında taşıdığı hırsızı, katili, tecavüzcüsüyle kesici, delici alet edevat taşıyan yolcuları ve şoförü. Kamyon ve kasasındaki yolcular arasındaki alış veriş karşılıklı. Önüne çıkanı öldürünce kasadaki güruh gaza geliyor, onlar gaza gelince kamyona gaz veriyor ve kamyon iyiden iyiye “yol”dan çıkıyor.

Böyle olunca, faşist kamyon daha da faşist oluyor. Daha da faşist ne demek, onu bilmiyoruz. Bu kamyon sayesinde onu da öğreniyoruz gün be gün.

Ehliyeti, kasadaki onlarca hırsız ve uğursuzdan alan kamyonun vasıfsız şoförü hiçbir trafik kuralını takmıyor. Bir elini kamyonun camından çıkarmış ona buna parmak sallayıp tehdit ederek kırmızıda geçiyor, şerit değiştiriyor, kaldırıma çıkıyor. Varsa trafik ışığı onu kırıyor, elini kaldırıp durdurmaya çalışan trafik polisine çarpıp yoluna devam ediyor. Ani bir durum olduğunda levyeyi kaptığı gibi aşağı iniyor. Çoğunlukla da kamyonun kasasında taşıdıklarına havale ediyor bu işi.

Bu vasıfsız şoför elbet yalnızca şoför olarak kalmak istemiyor. Şoför olarak zaten berbatken bir de kamyonun motoru, tekerleği, diferansiyeli, şanzumanı, kaportası, damperi vs, herşeyi olmak istiyor. Eğer bir ehliyeti varsa, bu ancak ve ancak vasıfsızlığın ehliyetine sahip olduğu anlamına geliyor.

Cehennemi bir musibetle süslenmiş bu kötücül kamyon ve şoförünü durdurmak, elbette herşeyden önce yaşayabilmek için önemli. Yaşayabilmek derken kuru, mecazi olmayan bir gerçeğin altını çiziyor olmak bile durumun vehametini imliyor; ölmemek, katledilmemek zorunda kalmanın zorluğu... Çünkü bu kamyonun kimi, ne zaman, nasıl öldüreceği belli değil. Şu ana kadar hasbelkader ölmemişsek bu tamamen tesadüf. Ama kamyon hala son gaz geliyor ve herkes her an, herhangi bir köşe başında kamyonun altında kalabilir. Zaten niyeti kötü olan şoförün, bir de “kamyonun herşeyi ben olacağım” dediğini düşünürsek, durum vahim oğlu vahim.

Karşımızda şimdi işte bir sapak var. Kamyon biliyor ki o sapağı da geçerse önünde tüm kilit bahirler açılacak. Bu sapağı geçtiği vakit kamyonun daha da faşistleşeceği bir sapak bu. Daha da faşist ne demek, belki o zaman anlayacağız.

Şimdi bu son sapakta bize lazım olan şey bir hendek. Bu kötücül kamyonun içine düştüğünde toparlanamayacağı, kalkıp yoluna devam edemeyeceği büyük ve derin bir hendek. O hendek kazılıyor. Bunun kamyon da, onun vasıfsız şoförü de, kasasında olanlar da farkında. O hendeğe düştüğünde kaportasının, diferansiyelinin, şanzumanının dağılacağını iyi bildiği için, o hendeği kazanlara daha da düşman oluyor kamyon ve onun şoförü. Çünkü, “seni bu aracın herşeyi yaptırmayacağız” diye şoförün yüzüne karşı bas bas bağrılarak kazılıyor bu hendek.

İşte o hendeği kazan HDP’dir. Ya o hendeği kazanlara destek vereceğiz ya bu kamyonun altında ezileceğiz.