Ağırlıklı
olarak 90’larda duyduğumuz “bebek katilleri” argümanı Hdp’nin barajı alt üst
edip meclise girmesiyle tekrar dillendirilmeye başlandı. Bir bütün olarak
iktidar mensuplarının medyasıyla şuyuyla buyuyla bunu her dönem dillendirmiş
olduğu ve her daim dillendirecekleri zaten aşikar. İktidar kafasının ideolojik
korucuları Yılmaz Özdilgillerin, Perinçekgillerin vs. bunun şarjörü oldukları
ve olacakları da aşikar. Bunlardan yana bir “sıkıntı” yok çok şükür.
Gelgelelim,
hasbelkader kendini solun içinde tanımlayan, bir vesileyle Gezi isyanına
katılmış ve oraya katılmaktan memnun, hatta bu seçimlerde belirleyici olarak
Recep Tayyip düşmanlığından dolayı Hdp’ye oy vermiş bazı kişilerin bazen “sıkılarak”,
bazen “utangaçça” ve bazen de açık açık “bebek katilleri meclise girdi”
söyleminden hala etkilendiğini ve bazılarının bunu hala dillendirdiğini
görebiliyoruz.
Bir paradoks
ama bu aslında hep söylenegelen, “her şeyi ne çabuk unutuyoruz” sözünü yeniden “hatırlamamız”
anlamına geliyor. “Unuttuğumuzu hatırlayalım” sözü bu toprakların sık yaşadığı bir trajedidir ve artık komedi olmaya başlamıştır. Neyi unuttuk ve neyi
hatırlamamız gerekiyor peki? Soru bu.
Geziyi
hatırlasak kafi. Orada pek çok güzel şey açığa çıktı. Onlardan biri de devletin
medyasına olan aşırı güvensizlik, kızgınlık ve öfkeydi. Nedeni malumdu. Çok sık
unutuyoruz ya bir daha hatırlayalım: Üzerimize gaz bombaları yağarken,
muktedirler ülkenin dört bir yanını terörist uygulamalarla zindana çevirirken,
pek çok insanımız polisin gaz fişeği ya da mermisiyle katledilirken onların
medyasında penguen belgeselleri yayınlandı. İşte o zaman herkesin anladığı
şuydu: Biz yıllardır Kürde uygulanan vahşeti ve oradaki savaşı hep bu penguen
medyasından takip etmişiz. “Bize” bunu reva gören “onlara” kim bilir ne
yapmıştır!
Hatırlanılan
bu şey doğruydu. O zaman idrak edilen bu şeyin şimdi unutulmuş olması ise
yanlış. Evet orada 30 yıldır bir savaş vardı ve devlet ya bizatihi kendisi ya
da örgütlediği derin yapılanmasıyla orada, Gezi’de bize yaptığının 30 misli
şiddet uyguladı. Köyleri yakıp boşalttı, insanlara dışkı yedirdi. Neredeyse
evinde bir ferdini kaybetmemiş aile kalmadı. Ve evet, kundaktaki bebekleri bile
katletti. Biz işte bunların hepsini o penguen medyasından izle(yeme)dik.
Geziyi
yaşayan ortalama bir akıl, beyninin kıvrımlarını çok ufak harekete geçirerek bu
gerçeği bir kez daha idrak edebilir. Ayhan Çarkın denilen katil bile, “oradaki çocukları
biz öldürdük” diye itiraf etmişken, hala “çocuk katilleri mecliste” argümanı artık bir komedidir.
Bu andan itibaren sorun başkadır. Sorun, oradaki savaşı yıllardır kendi
istedikleri gibi düşünmemizi isteyen penguen medyasının o penguenleri zihinlere
kazımış olmasıdır. O belgesel kafalarda hala tüm canlılığıyla oynamaktadır.
O belgeseli
kafamızdan silebildiğimizde ve ortalama bir akılla düşünmeye başladığımızda,
bebekleri bile kundakta katledilen bir halkın 30 yıldır ölmemek için,
varolabilmek için, onurulu kalabilmek için haklı bir mücadele yürüttüğünü
anlayabilecektir. Hpd bugün meclisteyse o katledilen bebeklerin şahsında,
yapılan bütün zulümlerin hesabını sormak içindir. En azından niyeti budur.
Ha,
eğer mecliste ille çocuk katilleri aranacaksa aklınıza 12 yaşında 13 kurşunla katledilen
Uğur Kaymaz’ı getirin. Berkin Elvan’ı getirin. Roboski’de katledilen 34 kişiden
22’sinin çocuk olduğunu getirin. 2015 yılının başlarında Cizre’de katledilen 6
kişiden 4’ünün çocuk olduğunu getirin, Ali İsmail Korkmazları getirin ve bu
listeyi kendiniz uzatın. Sonra eğer yapabiliyorsanız ve kafanızdan penguen
belgeselini yıkabiliyorsanız, aklınıza bu emirleri kimin verdiğini, kimlerin
desteklediğini getirin. Meclisteki gerçek çocuk katillerini işte o zaman
göreceksiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder