Anlatı sanatıyla günümüz
dünyası arasında oluşan uçurumdan söz ettiği Hikaye Anlatıcısı adlı ünlü
denemesinde Benjamin, sözlü anlatı geleneğinin artık hiçbir hükmünün
kalmadığından yakınır. “Adı size ne kadar tanıdık gelirse gelsin, hikaye
anlatıcısının hayatımızda hiçbir hükmü yok. Çoktan uzaklaştı bizden, gittikçe
de uzaklaşıyor” [1]
Bu durum modern dünyanın
bir “nimeti.” Kendini yıkıntılar ve yenilgiler üzerine inşa eden modern dünya,
ardında deneyim kaybı ve bellek yitimi gibi onarılması güç iki yara bıraktı. Bu
iki yitim, anlatı geleneğinin üzerine yükseldiği sacayak olması anlamıyla ele
alınmayı hak eden, modern dünyanın özeleştiri öğeleridir. Bu noktada deneyim
ile bellek arasındaki bağ göz ardı edilemez. Deneyimlerin bir yönüyle toplanma
merkezi konumunu temsil eden bellek, modern dünyanın araçlarıyla diskalifiye
edilerek deneyimlerin de yokolumunu hızlandırdı. Belleksizleştirilmiş bir toplum
modelinde deneyim, tahayyül sınırlarının dışındadır. Bu nedenle, “bir şeyi
layıkıyla hikaye edebilen insanlara gittikçe daha az rastlıyoruz artık.” [2]
Deneyimin değer kaybetmesiyle ünlenen modern çağın başı, yeni bir
anlatıya yer açtı; roman sanatı. Yazılı kültür ürünü olarak romanın,
yaşanmışlık ve bellekle örülen hikaye anlatıcılığının yerini alması bu yönüyle
tesadüf değildi. Yine aynı denemesinde Benjamin, roman sanatının diğer tüm
düzyazı türlerinden ayrıldığı noktayı, sözlü edebiyattan gelmiyor ve ona
dönmüyor olmasına bağlamaktadır. “Bu onu en çok da hikaye anlatıcılığından
ayırmaktadır.” [3]
Türler arasında köprü…
Selim Temo çevirisiyle
Türkçe’de yayınlanan son romanı, Abdalın Bir Günü ile de Mehmed Uzun, bu
iki yazın türünü ustalıkla birleştiren bir yazar olarak türler arasında köprü
işlevi kuruyor. Sözlü anlatı geleneğinin ustası, dengbejlerin piri Evdalê
Zeynikê’nin hayatını, bir başka dengbej olan Ehmedê Fermanê Kiki’nin anlatı
diliyle kurgulayan Mehmed Uzun, deneyim ve yaşanmışlıklarla bezeli hikaye
anlatıcılığının üzerindeki perdeyi kaldırarak, dengbejlere has destansı
söylemin roman diliyle buluştuğu önemli bir ürün ortaya çıkartıyor.
Ancak bu romanı değerli
kılan yalnızca bu yön değil. Modern Kürt yazınının yaratıcılarından biri olarak
Mehmed Uzun, yalnızca bu romanıyla değil yazdığı diğer romanlarında da aynı
üslubu kullanarak köklerinden kopmadan evrenseli yakalayan estetik bir söylem
yaratmasının yanında, bu son romanıyla yeni bir biçime daha imza atıyor. Roman,
Evdalê Zeynikê’nin hayatını anlatıyor gibi görünse de bu bir biyografi değil.
Öte yandan romanın anlatıcı kişisi Ehmedê Ferman da romanın anlatım nesnesi
değil. İşte tam bu noktada eser farklı bir anlam kazanıyor. Roman, anlatanın
zamanı ile anlatılanın zamanı arasında bir karışıklık olduğu izlenimi yaratsa
da, üst kurgu düzleminde bir gün içinde olup bitmektedir. Romanın anlatıcı
kişisi Ehmedê Ferman’dır ve anlatı şafakla başlayıp şafakla biter. Ehmedê
Ferman’ın bu anlatısı içinde sözünü ettiği, anlattığı kişi ise Evdalê
Zeynikê’dir ve tıpkı destanlarda olduğu gibi geriye dönüşler, ileri atlamalarla
zaman sınırı ortadan kalkıyor. Bu yönüyle roman, iç katmanda anlatılan Evdalê
Zeynikê’nin öyküsünü bir gün içinde olup biten dış anlatıya bağlayarak katmanlı
bir yapıya bürünüyor. Bu deneysel özelliğiyle roman kendini, tıpkı antik yunan
tragedyalarında karşımıza çıkan, “güneşin bir günlük dönüşüyle”
sınırlarken, içerideki anlatı,“kendini zamanla sınırlandırmayan destan”[4]
özelliği ile var ediyor.
Yerelden evrensele…
Romana deneysel bir tür
özelliği katan katmanlı, sarmal yapısı nedeniyle Abdalın Bir Günü, klasik
roman türlerinde bulunan merkez ve denge unsurlarını da yapı bozuma uğratarak,
okuyucuyu tek bir izleğe, örneğin anlatıcı Ehmedê Fermanê Kiki’ye bağlı
kılmayan bir okuma yoluna da sokabilmektedir. Geleneksel anlatı türünün modern
(hatta yapıyı bozan bu özelliğinden dolayı post-modern) özelliklerle buluştuğu Abdalın
Bir Günü’nün bir anlatıcı kurgusuyla yazılmış olması da iki nedenden dolayı
es geçilmemelidir. İlki, bu tercih bir yanıyla Mehmed Uzun’un köklerine ve
geleneğine olan bağlılıkta gizlidir. Bu kök, kendini sözlü gelenekle var etmiş
olan dengbejlik geleneğidir. Üzeri külle örtülmüş bir kültürün derin
araştırıcısı olarak Mehmed Uzun, yok edilmiş bir dil içinden yeni bir edebi
söylem yaratırken soluğu yine kendi köklerinde aramaktadır. Köklerinin, tıpkı
bir fener gibi yürüyüş yolunu aydınlattığının ve önünü aydınlatan o kısık
ışıkla uzun soluklu yürüyebileceğinin farkındadır Mehmed Uzun. Kendini edebi
bir söylem olarak var edememiş bir dilde yazmanın zorluğu düşünüldüğünde,
yaratılan modern edebi söylemin derin anlamı daha bir anlaşılır hale
gelmektedir. Fenerin o kısık ışığı onu evrensel olana yaklaştırmaktadır. Roman
ve kurgu Mehmed Uzun’a ait olsa da, anlatı metaforik düzlemde Mehmed Uzun’a
değil yine bir dengbej olan Ehmedê Ferman’a aittir. Bu biçem ve biçim sözlü
kültürle yazılı kültürün ustalıkla buluştuğu çizgidir. Evdalê Zeynikê gibi ünlü
bir dengbej ancak yine aynı anlatı kültürünün içinden gelmiş, deneyim ve bellek
yitimini yaşamamış bir başka anlatı ustası tarafından dile gelebilmektedir. “Dengbejler,
dengbejlerin halini ahvalini iyi bilirler.” Bu, yazarın da farkında olduğu
bir durumdur ve herkes gibi, gözlerini “Evdalê Zeynikê’nin stranlarıyla
açmış” olan Ehmedê Ferman’ın dilinde (kaleminde) Evdalê Zeynikê gibi bir
dengbej tekrar dile gelmektedir.
Yazı kültürüne yabancı bir
söz ustası olan Ehmedê Ferman, bu bağlamda romana farklı bir anlam da katar.
Sözü yazım aracı kalem değil, her zamanki gibi dili ve sesidir. Yazı çoğu zaman
“okura” değil, “dinleyiciye” söylenen bir strana dönüşür. Bu biçim modern edebi
söylemde çok sık karşılaşılmayan bir yadırgatma işlevidir ve sözün kendi iç
kurgusu içinde yeniden üretimidir aynı zamanda.
Romanın bu denli etkili
anlatımında çevirinin payı ise es geçilemeyecek kadar önemli. Abdalın Bir
Günü, diğer Mehmed Uzun çevirileriyle karşılaştırıldığında, çevirmen
gölgesinde kararmıyor. Bu yönüyle Selim Temo, “Mehmed Uzun eğer Türkçe yazmış
olsa idi ancak böyle anlatabilirdi” dedirtecek bir çeviri ustalığı sergileyerek
okuyucuya Mehmed Uzun okuma keyfi veriyor.
(Milliyet Sanat)
03.10.2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder