Çünkü gülemiyorsun.
Gülemediğin için sen, onların gülmesine de izin vermiyorsun. Çünkü
gülemediği için onlar, sen de gülemiyorsun.
Ne kadar benziyorsunuz birbirinize …
Ağıtlarınızın dili ayrı ama ağlamalarınızın dili ortak oysa. Ayrı
millettensiniz ama ikinizin de elleri nasırlı. Çocuklarınızın da öyle… Aynı
mahallenin insanları olduğunuz ne kadar da belli. Çocuklarınız ölünce ikiniz de
ölüyorsunuz ya, bu yüzden işte. Ve aslında ikinizden başka ölen de olmuyor. Hiç
olmadı. Olmayacak da. Çünkü ölüler hep aynı mahalleden çıkar.
Bakmayın siz yanınıza gelen iri puntolu koca adamların gözlerindeki
yaşlara. Siz “vatan sağ olsun” dedikçe sağ oluyor iri puntolu adamların vatanı
ama ölüyor sizin çocuklarınız, iri puntolu adamların olan vatan için. Onlar sağ
kalan vatanlarının ve kasalarının dış açıları toplamı genişlesin diye sizin iç
acılarınızın toplamına gözlerini dikiyor.
Gülemiyorlar bu yüzden.
Ve gülemiyorsun bu yüzden.
Ama her gülmek istediklerinde, gülmeyi yasaklıyorsun onlara iri puntolu
adamların vatanı için. Bir bilsen onlar gülünce sen de güleceksin… Bilmiyorsun.
Bilmene izin vermiyorlar yine bu yüzden. Çünkü birbirinize benzediğinizi fark
ettiğinizde onlarla bir olup gülmelerine eşlik edeceğini; senin de güleceğini
biliyorlar. Çünkü sizin gülmeniz, onların ağlaması demek. Bunu biliyorlar.
Size hiç benzemeyen onlar, sizin birbirinize ne kadar benzediğinizi
sizden iyi biliyorlar.
Bu yüzden ellerinden her şeyini alıyorlar. Dilini alıyorlar. Sözünü
alıyorlar. Çocukları öldüğünde ağlamalarını alıyorlar. Geriye bir ağıdı ve bir
yası kalıyor, onu da alıyorlar. Her şeyi elinden alınmışın geriye yalnızca
kanayan mendili kalıyor elinde. Farkında mısın bilmem ama işte o kanayan
mendilin bir ucu hep sende de oluyor. Çünkü elinden alınmışları almak için
öldüklerinde onlar, sen de ölüyorsun. Kardeş payı yapar gibi…
Çünkü ölüler hep aynı mahalleden çıkar.
Ne kadar benziyorsunuz birbirinize…
Yüreğinizden oluk oluk kan gibi yaşlar akıyor ikinizin de. Birbirinize benzediğinizi
fark etmeyin diye, akan gözyaşlarınızı o kanayan mendille silmenizi istiyorlar.
Sonra binyıllardır ceplerinde hazır tuttukları kendi kanayan mendillerini
çıkarıp, “elleriniz balçık gibi
itaatli/elleriniz karanlık gibi kör/elleriniz çoban köpekleri gibi aptal olsun/
elleriniz isyan etmesin/” diye ağlamalarınıza eşlik ediyorlar. Bir eli
yağda bir eli balda olanlar sizin gözyaşlarınıza baka baka, kendi gözlerindeki
yaşları siliyorlar işte o kanayan mendilleriyle.
Siz o kanayan mendilinizle birbirinizin gözyaşlarını silseniz, silinip
yok olacak olan yüreklerinizdeki yaşlar, onların elinde tahrip gücü yüksek bir
silah oluyor.
Gözlerinden kan fışkırıyor ya hani, işte bu yüzden.
Sen gülemiyorsun ya, işte bu yüzden.
Çünkü gülmek, “bir halk gülüyorsa
gülmektir.”
Bir mendil niye kanar?
İşte bu yüzden…
20 Temmuz 2011
(Fraksiyon.org)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder